İçeriğe geç

Avrupa ortak pazarı hangi antlaşma ?

Avrupa Ortak Pazarı Hangi Antlaşma ile Kuruldu? Sosyolojik Bir İnceleme

Bir Sosyologun Bakış Açısıyla

Toplumsal yapıların dinamiklerini ve bireylerin bu yapılarla etkileşimini anlamaya çalışmak, insan davranışlarının arkasındaki derin motivasyonları keşfetmek gibidir. Her toplum, bireylerin toplumsal normlara nasıl uyduğunu, bu normları nasıl dönüştürdüğünü ve yeni yapıları nasıl inşa ettiğini gözler önüne serer. Avrupa Ortak Pazarı’nın (AÖP) ortaya çıkışı da, aynı şekilde, toplumsal ilişkilerin ve ekonomik dinamiklerin bir yansımasıdır. Bu süreç, sadece ekonomik bir birleşme değil, toplumsal yapılarla da doğrudan etkileşim halindedir. Peki, Avrupa Ortak Pazarı hangi antlaşma ile kuruldu? 1957’de imzalanan Roma Antlaşması, bu önemli adımı atmıştır. Ancak bu antlaşmanın öngördüğü serbest ticaret ve ortak pazar sadece ekonomik sınırları aşmakla kalmamış, aynı zamanda toplumsal normları, cinsiyet rollerini ve kültürel pratikleri de etkilemiştir.

Avrupa Ortak Pazarı ve Toplumsal Yapılar

Avrupa Ortak Pazarı, Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun temelini atan ve Avrupa’nın ekonomik entegrasyonunu hızlandıran bir anlaşmaydı. Roma Antlaşması ile kurulan bu pazar, Avrupa ülkeleri arasında mal ve hizmetlerin serbest dolaşımını, sermayenin serbest hareketini ve iş gücünün serbest dolaşımını sağlamayı amaçlıyordu. Ancak, bu ekonomik birleşim yalnızca ticaretle sınırlı kalmamış; toplumsal yapıların yeniden şekillenmesine de zemin hazırlamıştır.

Bir sosyolog olarak, bu birleşmenin sadece ekonomik kalkınma ile ilgili olmadığını; kültürel, toplumsal ve cinsiyet temelli dinamiklerle de iç içe geçtiğini görmekteyim. Özellikle iş gücünün serbest dolaşımı, toplumsal normları ve cinsiyet rollerini doğrudan etkileyen bir faktördür. Bu bağlamda, Avrupa Ortak Pazarı’nın ortaya koyduğu serbest dolaşım ilkesinin, toplumların yapılarını nasıl dönüştürdüğünü analiz etmek oldukça önemlidir.

1. Cinsiyet Rolleri ve Toplumsal Normlar

Roma Antlaşması, Avrupa’nın ekonomik entegrasyonunu sadece mal ve sermaye hareketliliği ile sınırlamış olsa da, iş gücünün serbest dolaşımı, özellikle kadın ve erkekler arasındaki toplumsal normları önemli ölçüde etkileyen bir unsurdu. Çalışma hayatına katılım oranları arttıkça, kadınlar ve erkekler arasındaki toplumsal iş bölümünün de değiştiği gözlemlenmiştir.

Örneğin, erkeklerin genellikle yapısal işlevlere, yani üretim, yönetim ve diğer ekonomik işlevlere odaklanırken, kadınlar daha çok ilişkisel bağlarla, ev içi görevlerle ve bakım işleriyle ilişkilendirilmiştir. Avrupa Ortak Pazarı çerçevesinde, iş gücünün serbestçe hareket etmesi, kadınların iş gücüne katılımını artırmış ve onlara daha fazla ekonomik bağımsızlık sağlamıştır. Ancak bu değişim, toplumsal normların hemen dönüşmesiyle gerçekleşmemiştir. Kadınlar hâlâ genellikle düşük ücretli işlerde ve daha az prestijli sektörlerde çalışıyordu. Bu durum, kadınların iş gücüne katılımının zorluklarla karşılaştığını ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin devam ettiğini gösteriyor.

2. Erkeklerin Yapısal İşlevlere Odaklanması

Erkekler, Avrupa Ortak Pazarı’nın getirdiği ekonomik değişimlerle daha çok yapısal işlevlere yönelmişlerdir. Toplumsal yapının geleneksel anlayışına göre, erkeklerin iş gücü piyasasında daha fazla yer alması ve yüksek ücretli işlerde çalışması bekleniyordu. Avrupa Ortak Pazarı’nın etkisiyle, bu norm daha da pekişmiş ve erkeklerin liderlik pozisyonlarında yer alması, organizasyonel yapıları yönetmeleri sağlanmıştır. Bununla birlikte, erkeklerin iş gücündeki yerini sağlamlaştıran bu yapısal işlevlerin, toplumda nasıl bir baskı oluşturduğunu da göz önünde bulundurmak gerekir.

Özellikle, iş gücüne katılımda artan rekabetin, erkekler arasında da yüksek stres, iş tatminsizliği ve toplumsal baskıları artırdığı görülmüştür. Avrupa Ortak Pazarı’nın ilk yıllarında, erkeklerin iş gücü piyasasında daha baskın bir rol oynaması, onların toplumsal yapıda nasıl daha fazla güç kazandığını ortaya koymuştur. Ancak, bu yapısal güç, kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlikleri derinleştiren bir yapıyı da beraberinde getirmiştir.

3. Kültürel Pratikler ve Toplumsal Değişim

Avrupa Ortak Pazarı, aynı zamanda kültürel değişimi hızlandıran bir faktör olmuştur. Ekonomik entegrasyon, sadece iş gücü piyasasını etkilemekle kalmamış, aynı zamanda kültürel pratikleri ve toplumsal değerleri de dönüştürmüştür. Farklı Avrupa ülkelerinin bir araya gelmesi, kültürel alışverişi ve toplumsal normların evrimini beraberinde getirmiştir. Bu durum, özellikle kadınların toplumsal rolü ve cinsiyet temelli eşitsizliklerin ele alınış biçiminde de değişikliklere yol açmıştır.

Örneğin, sosyal devlet politikaları ve iş gücü piyasasındaki eşitsizlikleri ele alan düzenlemeler, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yeni bir bakış açısı getirmiştir. Avrupa Ortak Pazarı’nın etkisiyle, kadınların iş gücüne katılım oranı arttıkça, cinsiyet rollerindeki katı sınırlar da giderek daha fazla sorgulanmaya başlanmıştır.

Sonuç: Toplumsal Yapının Dönüşümünde Avrupa Ortak Pazarı’nın Rolü

Avrupa Ortak Pazarı, sadece ekonomik bir anlaşma olmaktan çok, toplumsal yapıları, cinsiyet rollerini ve kültürel pratikleri dönüştüren önemli bir faktördür. Roma Antlaşması ile temelleri atılan bu pazar, iş gücünün serbest dolaşımını sağlayarak, kadınların ve erkeklerin toplumsal işlevlerdeki rollerini etkileyen dinamiklere yol açmıştır. Erkeklerin yapısal işlevlere, kadınların ise ilişkisel bağlara odaklanmaları, bu dönüşüm sürecinde belirginleşen toplumsal normlardır.

Yorumlarda, Avrupa Ortak Pazarı’nın toplumsal yapılar üzerindeki etkisini nasıl görüyorsunuz? Kendi toplumsal deneyimlerinizi ve gözlemlerinizi paylaşarak tartışmaya katılabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
ilbet yeni giriş adresisplash